19 Mart 2015 Perşembe

Sağlık olsun yaa...

     Ne kadar değerli olsa da maalesef  bilemiyoruz yaşamanın kıymetini. Her ne kadar mutluluk için hüznü, gülmek için ağlamayı ,gençlik için yaşlılığı ve sağlık için hastalığı tatsak da....
     Aslında ilklerle yaşamayı sevemem pek, 'en'lerim kıymetlidir çünkü benim. İlk sevdiğim insan değil en sevdiğim insan, ilk öğretmenim değil en değerli öğretmenim, stajdaki ilk hastam değil en değerli hastamdır hatırladığımda mutlu eden beni. İşte sırf bu noktaya dikkat çekmek için yazmak istedim naçizane bu görüşlerimi.
    Bazen derin düşüncelere dalsam da okuduğum bölüm olan sağlık için bir anda 'iyi ki seçmişim bu bölümü yaa' dediğim çok anlarım oluyor; ne kadar yolun başında olsam da. Serum kalıntıları, iğne yaraları, rütin alınan yaşam bulguları içinde Süleyman Amca'nın karton kutuyu yere serip üzerinde namaz kılarkenki halini kapıdan dolan gözlerle izlemek işte o vazgeçilmez anlardan biri benim için. Ya da Mehmet Amca'nın sırf iyileşmek için aylardır yattığı hastanede serumundan kan geldiğini gördüğü anda serin kanlı olup işi zora sokmamak için elinden geleni yaptığı andaki fedakarlıklar bana yapacak olacağım işi bir kat daha sevdiriyor.
    Yolun başındayım ve zorlanacağım bir çok vaka ile karşılaşacağımın da bilincindeyim. Ama insanların zor zamanında yanında olup elimden gelen bütün fedakarlıkları göstermenin verdiği haklı mutlulukla vicdanımın da rahat uyuyacağını temin edebilirim...
   19 yaşındaysanız ve nöroloji polikliniğinde stajerseniz hayat gerçekten  güzel...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder